Trabzon'da doğan Ömer Efendi bu sebeble Laz Ömer künyesiyle tanınmıştır. İstanbul'a gelerek hüsn-i hat tahsîl edişinden sonra icâzet alırken, kendisine Vasfi mahlası verilmiştir. Önce Hâfız Yûsuf, sonra da Yamakzâde Salih (ö.1198/1784) Efendilerden sülüs-nesih ve rıkÄ' yazılarını öğrendi. Saray Üniversitesi vasfını taşıyan Enderûn-ı Hümâyûn'da, vefâtına kadar yıllarca meşk hocalığında bulundu.Dışarıda da birçok talebe yetişdirdi. Onun öğreticiliği, her meziyetinden önde gelir. Bu sebeble, meşk kıt'alarına da sıkça rastlanır.
Laz Ömer Efendi, Kasımpaşa-Bahriye Kışlası dâhilindeki câminin kuşağını, kışla kapılarının ve civardaki Hasanpaşa çeşmesinin kitâbesini celî sülüsle yazdı. Kendisinin Râkım öncesi celî anlayışına bağlı olduğu, hattâ Mustafa Râkım'ı da kendi şîvesiyle “O, tasuhlu (tashîhli) yazar” diyerek tenkîd etdiği bilinir.
Hayli yaşlı olarak ömrünü tamamladığı, kabir kitâbesindeki “şeyhu'l-hattâtîn” ifâdesinden anlaşılan Ömer Vasfi Efendi mushaf, cüz', kıt'a, murakkaa şeklinde birçok eser bırakmışdır. Ayrıca oğlu Osman Şâkir'i (ö.1250/1834) de hattat olarak yetişdirerek ona icâzet vermiş (1240/1825); aynı yıl 19 Şâban/8 Nisan günü vefât edince Karacaahmed'deki İnâdiye kabristanına defnolunmuşdur. Makberesi ve kitâbesi 1960'lara kadar yerinde duruyordu.